Monday, January 10, 2011

İstanbul'un Fethinde Gemiler Karadan Yürütüldü mü?

İstanbul'un Fethinde Gemiler Karadan Yürütüldü mü?
İstanbul’un fethi sırasında gemilerin karadan yürütülmesi hadisesi,
hemen hemen yerli ve yabancı kaynakların ittifakı ile sabit bir
olaydır. Hatta Bizans askerleri, sabahleyin Osmanlı gemilerini
Haliç’te görünce, herhalde zincirleri kırıp geçtiler diye zincirleri
kontrol etmişler ve gördükleri manzara karşısında hayrete
düşmüşlerdir. Ancak sabaha karşı yapılan bir harp planı olması
hasebiyle ve de gemilerin geçirildiği bölgenin o günlerde ormanlık
olması sebebiyle, güzergâhı ve karadan yürütülen gemilerin
sayılarında farklı görüşler bulunmaktadır.



İstanbul’un fethedilmesi için bazı gemilerin Haliç’e indirilmesinin
zaruret olduğu görüldü. Zira Haliç’e gerilen zincir Hasköy ile
Ayvansaray’da bulunan iki ordunun buluşmasına mani teşkil ediyordu.
Önce gemilerin karadan çekileceği yer tesbit edildi. Burası Tophane
önündeki sahilden başlayarak Boğaskesen’den geçiyor ve buradan güney
batıya dönüp sırtları aşarak Löbon Pastahanesi tarafına çıkıyor ve
tepeyi aşarak Perapalas yanından Kasımpaşa’ya yani Haliç sahiline
çekiliyordu. Yapılan ölçümlerde, Tophane’den dört yol ağzına 980
adım ve buradan Tepebaşı’na kadar 240 ve Kasımpaşa’ya kadar da 906
adım ki, toplam 2156 adımdır ve bu da yaklaşık 3 mil kadar
tutmaktadır. Hazırlıklar tamamlandı. Topahene’den ayrılan 50 ila 70
adet arasındaki gemi, 21-22 Nisan gecesinde Kasımpaşa’ya kadar
indirildi. Bu olayın doğruluğunu, hem savaşta hazır olan Bizans
tarihçileri ve hem de Osmanlı tarihçileri ittifakla
açıklamaktadırlar.[1]



----------------------------------------
---------------------------------------

*[1]Kemalpaşazâde, Tarih VII, Süleymaniye Kütp.
Fâtih, nr. 4205, vrk. 64/a; Şerafettin Turan neşri, sh. 52-55;
Kritovulos, Tarih-i Sultân Mehmed Hân-ı Sânî, İstanbul 1328, sh. 66;
Tâcîzâde Ca’fer Çelebi, Mahrûse-i İstanbul Fetihnâmesi, TOEM
İlavesi, 1331, sh. 15; Dukas, Türk-Bizans Tarihi, sh. 271; Clot,
Fâtih, sh. 52 vd.; Âli, Künh’ül-Ahbâr, c. V, sh. 253-254; Solakzâde,
sh. 196; Aksun, Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 138-139; Uzunçarşılı,
Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 479-482; Yılmaz, Belgelerle Osmanlı
Tarihi, c. I, 299-303; Karşı görüş için bkz. Aydın, Erdoğan, Fâtih
ve Fetih, Mitler ve Gerçekler, 6. Bölüm’deki basit iddialar. Hemen
hemen bütün kaynaklar burada zikredilebilir. Ancak uzatmamak için bu
kadarla yetiniyoruz.*

No comments:

Post a Comment