Monday, January 10, 2011

Fatih Sultan Mehmed’le Rum mimar İpsilanti Efendi’nin duruşması !!

Fatih Sultan Mehmed’le Rum mimar İpsilanti Efendi’nin duruşması !!! Fatih Sultan Mehmed, adını taşıyan camiin inşaatında kullanılacak
mermer sütunları kestiren Rum mimarlardan İpsilanti Efendi'ye kızıp
elini kestirir Bunun üzerine İpsilanti Efendi, ilk İstanbul Kadısı Sarı
Hızır Çelebi'ye başvurur. Haksızlığa uğradığını belirtip, hakkının
Padişah'tan alınmasını ister.Kadı, Padişah'ı çağırtır. Padişah
girdiğinde İpsilanti Efendi dâvâcı makamında ayakta durmaktadır.
Padişah "maznun" minderine bağdaş kurmak üzereyken, Kadı Efendi
kükrer:"Begüm, hasmınla mürafaai şer' olunacaksın, (beyim, davacı ile
hukuk önünde yüzleşeceksin) ayağa kalk!"Padişah kalkar. Kendisini
savunması istenince hata ettiğini belirtir. Kadı Efendi "Kısasa kısas"
hükmünü verir: Hüküm gereğince Padişahın da eli
kesilecektir.Dinleyenler dehşetten ve hayretten dona kalmışlardır.
Padişah boyun bükmüş, hükme rıza göstermiştir. Durum o kadar
alışılmışın dışındadır ki, İpsilanti Efendi'nin eli, ayağı titremeye
başlamıştır. Aklı başına gelir gibi olunca kendisini Padişahın
ayaklarına atar."Dâvâmdan vazgeçtim. İslâm adâletinin büyüklüğü
karşısında küçüldüm. Böyle bir cihangirin elini kestirip kıyamete kadar
lânetlenmeyi göze alamam."Fatih'in eli kesilmekten kurtulur. Ama
tazminat ödemeye mahkûm olur. Kestirdiği elin diyetini şahsî gelirinden
öder. Ayrıca bir de ev verir.Mahkeme sona erip herkes çıktıktan sonra,
Padişah, Kadıya döner:"Bak a Hızır Çelebi, bu padişahtır deyu iltimas
eyleseydin, şer'i şerife mugayır hüküm verseydin şu kılıçla başını
koparırdım."Kadı Hızır Çelebi minderini kaldırır, minderin altında
duran demir topuzu Padişaha gösterir:"Siz de padişahlığınıza mağruren
hükmü tanımasaydınız billahi bu topuzla başınızı ezerdim." (Bu vukuat
"Evliya Çelebi Seyahatnâmesi"nin Millet Kütüphanesindeki Emiri
koleksiyonunda bulunan yazma nüshanın birinci cildinin 36. sayfasında
detaylı biçimde, ayrıca Abdurrahman Adil'in "Hâdisat-ı Hukukiyye"
isimli eserinin 1923'te yayınlanan 12. cüzünün 185-186. sayfalarında
özet olarak mevcuttur)İkinci örnek yine Fatih'den: Macar milli
kahramanı Jan Hunyad'ın (Hunyadi-Janos), Sırbistan'ı işgal edip bütün
Ortodoks kiliselerini yıkacağını söylemesi üzerine büyük bir korkuya
kapılan Sırplı yöneticiler Fatih Sultan Mehmed'e bir heyet gönderdiler.
Heyet, Fatih'e şu teklifte bulundu:"Hunyad bizi ve inancımızı yok etmek
istiyor, lütfen ülkemizi siz feth edin, bizi Hunyad'ın zulmünden
kurtarın."Fatih "Tamam" dedi. Ancak heyetin içinde az da olsa bir
endişe kalmıştı. Heyet Başkanı bunu Padişah'a açtı: "Gerçi
adaletinizden ve müsamahanızdan eminiz, ancak kiliselerimizi
yıkmayacağınızı ağzınızdan duyarsak, daha mutlu döneceğiz."Fatih Sultan
Mehmed, şu mealde cümlelerle Sırp önderleri rahatlattı:"İnşallah
Sırbistan'a hakim olduğumuzda, camiler yaptıracağız, ancak
kiliselerinize dokunmayacağız. Siz nerede bir cami görürseniz yanına
kilise yaptırabilirsiniz. Hatta duvarını bitiştirebilirsiniz de...
Bizim dinimiz işte böyle bir dindir." (İ. Hami Danişmend, Tarihi
Hakikatler, c. 1, s.501-502, İstanbul 1979, Tercüman Yayınları)

No comments:

Post a Comment